26 Şubat 2014 Çarşamba

tabiat uğruna

kedilievintarzı


                                     sarı lale açtı bahanesi


:)

filiz akın size de gelebilir

kedilievintarzı
           
sabah kahvenizi içerken,hem hayatımıza güzellikler katan filiz akın'ın kitabını okur,anılarını dinler,hem akşam yemeğinize karar verebilirsiniz....

        ancak biliniz ki 40 yaşında yemek yapmaya başlamış,
               70 yaşında kitabını yazmış bu hanımefendi,
                         kitabın gelirinin bir kısmını da 
                'aile  içi şiddet kampanyası'na bağışlıyor.



kitabın arka sözü;

 Filiz Akın'dan lezzet paylaşınca güzel diyenlere sihirli tarifler....
..yemek yapmanın yaratıcılık ve zevk sahibi olmayı gerektiren bir alan olduğunu kırk yaşında anladım ve bu bende sanatın başka bir koluyla ilgileniyormuşum gibi bir his uyandırdı.

ayrıca hepimiz misafirlerimize en lezzetlisini sunmak,en lezzetlisini beğendirmek,sonuç olumlu olursa bundan bir sanatçı gibi keyif almak peşinde değil miyiz?

yemek kitabı alırken de yemeklerin görünümüne ve yapılışına bakıp en baştan çıkarıcı olanda karar kılmıyor muyuz?

dilerim hayal kurmanıza sebep olacak şaşırtıcı tarifler yazmışımdır.destekleyen,ilham veren herkese teşekkürler.

:)


24 Şubat 2014 Pazartesi

ekmeğin varsa

kedilievintarzı

                               evde yalnız kalmışım,çıt yok,
                           ohh!uzat ayağını keyfine bak;
                              rahat batar bana:(
                           aklıma gülay'ın ekmeği geldi,
                            marş marş mutfağa....................



aha..,tam buğday unu var:(tarife uygun değil,
napalım bu şekilde yapıcaz:)


üstüne yumurta sarısı yoğurtla inceltilip,


evde çörek otu seviliyor,bol miktarda serpilip,doğru fırına


ilk defa karbonatlı  ekmek yaptım,
beyaz unla yapmak daha keyifli bir sonuç verebilir,
yoğurt içine doğramışın öğle atıştırması yapmışsın diye hayal ettik eşimle,


babam tarhana çorbasının içine doğradı 
afiyetle yedi,

teşekkürler gülay cansever(tarifi içinde)


iyi dilekler

kedilievintarzı

                       güzel başlangıç olsun yeni haftaya;
                    çiçek gibi günler gelsin.






mis gibi olsun işler güçler,
yormasın hiç bizi.
:)
çok sevgiler

21 Şubat 2014 Cuma

şansınız varsa kaçırmayın

kedilievintarzı

                                                                   KARSU:)(tıkla gör)
                                                      efendime söyliyim;
                    üstelik,bizim balkona da geldi:)




23 yaşında ki bu şahane kız,
 grubuyla birlikte çok profesyonel bir gösteri ile bizi mest etti,
'neresi gurbet'şarkısı ile başladı,
Neşet Ertaş,Erkin Koray,Barış Manço,
Sezen Aksu,Kazım Koyuncu,
roman havası;


sanki şarkı söylemeye değil de bir partiye gelmiş;
 hep beraber o partinin konuklarıymışız gibi hissettirdi bize:)


biz şarkı söyleyelim diye piyanosunun başına geçmişti adeta;
esprili,coşkulu,güzel,mütevazı,duyarlı.


bir de şiveyle yaptığı  taklitler,
şahane caz
biz bayıldık Karsu Dönmez'e


tv'de dönen klibini
 kurumaya başlayan BURDUR GÖLÜ'nde çekerek bölgeye dikkat çekmek istemiş.













peynirli poğaça dilimleri

kedilievintarzı

                            herşeyin müsebbibi
                                  :)
                           ilknur şenel
                         tarif de içinde
                  yapın ama hemen evden uzaklaştırın,
                  çünkü hepsini yemek isteyeceksiniz.


biraz fark yaptım;
tam buğday unu kullandım,


üzerine yumurta sarısını azıcık yoğurtla çırpıp  sürdüm,
ekmek gibi çıtır oldu.


peyniri ortasına değil de,tamamına yaydırdım,sonra rulo yaptım;

yarısı anneme,yarısı kayınvalideme


1 dilimde evde bıraktım,
yarısı bana,yarısı eşime
tadı damağımızda.

teşekkürler
http://alyaminakuzine.blogspot.com.tr/2014/02/pratik-peynirli-rulo-corek-pogaca.html





20 Şubat 2014 Perşembe

kedilievintarzı

                       
                            ARA GÜLER 
               'eski istanbul anıları' kitabı 
                  1994 basımı 
               

benim hazinelerimden biri


en sevdiğim koltuğa oturttum o'nu


ne çok birikmişi var,


'istanbul-paris-istanbul'
eski eşi perihan sarıöz'ün kaleme aldığı 
evlilik ve iş hayatını anlattığı kitabı
yıllar önce su gibi okumuştum,
çünkü bu çok özel insan beni meraklandırıyor.

birde biyografi kitabı var
'foto muhabiri'
:)
neyse konumuza dönelim:)


kitaptan bazı sayfalar


sayfa 151-bir cuma günü eyüp sultan camisi avlusuna gelenler ve leylek-1958
sayfa 152-eyüp sultan mezarlığı'nda bir karı koca


sayfa 134-beyoğlu'nda saz salonlarından bir görünüş-1969
sayfa 135-barda konsomatris bir kadın-1969


sayfa 123-tophane'de sabahçı kahvesinde uyuyan işçi -1958
sayfa 124-tophane'de esrar içen bir kadın-1958


sayfa 178-sirkeci'de bir kış gününde atlı araba ve tramvay-1956


sayfa 140-taşlıtarla'da bir göçmen düğünü-1959


ve kitabın önsözü üstatdan


SONSÖZ
Çağ değişti,yaşam değişti...Değişecekti,değişmeliydi de ve öyle oldu.
Elbette ki benim kuşağım ve benden önceki kuşaklar bir daha erguvanlarla sarılı bir bahçe kapısının önünden geçemeyecekler,yağmur yağınca kayganlaşan arnavutkaldırımlı bir Boğaziçi sokağından inemeyecekler,eski istanbul sokaklarında sık sık rastlanan bir tekir kedi kuşkulu parlak gözleriyle duvarın üstünden sizi izlemeyecek,'miyav' diyerek önünüzden kaçıp gitmeyecektir artık.Bu sokaklarda artık renk renk,cins cins park etmiş otomobiller,banka ilanları,park levhaları,trafik işaretleri,duvarlara yapıştırılmış ilanlar...yüzyılımızın sevimsiz boyalarıyla kapatılmış olumsuz bir dünya.


......devam ediyor tümünü buraya aktarmadım,gözü duygularında yada duyguları gözünde olan hayran olduğum 
ARA GÜLER

19 Şubat 2014 Çarşamba

balkona bak!

kedilievintarzı

                     böyle başlamıştık çakır'la

                       
            
                                               
         
sen olacağına bak;

 








balkonumuz öyle mis gibi oldu ki
dışarıya göz ucuyla bile bakmıyoruz
çatıları,antenleri,boyasız duvarları görmüyoruz.
madem saros yok,
öyleyse
 balkon var,balkon!

17 Şubat 2014 Pazartesi

kediler günü

kedilievintarzı

benim bir kedim var,üstelik çok da yakışıklı:),


itiraf ediyorum,o'nu evde hiç istemedim,hiç!


özene bezene aldığım,bi sürü para verdiğim ev  aksesuarlarım,
sakarlığı,merakı sayesinde şangır,şungur kırıldı,
heba oldu,koltuklarımın kumaşı tarümar'


buna rağmen;

o, artık benim yol arkadaşım
ve sanırım kıskanılan tek kedi,
çünkü o'na yazılmış bir mektup var,eşim tarafından:)
noktası virgülüne dokunmadan yazıyorum,



19/10/2012

SEVGİ Mİ? EMEK Mİ?

iki buçuk yıl önce nisan ayının 9-10'u gibiydi sanırım,akşam evde eşimle birlikte oturuyorduk.Nereden bilebilirdim ki,eşime gelen bir mail hayatımızı bu kadar değiştirecek,bu kadar renklendirecek,bu kadar sevgi duymamızı sağlayacak bir o kadar da zorlaştıracak.
Gelen mail eşimin eski iş arkadaşlarından birindendi ve oturduğumuz yere çok yakın yerde ikamet eden anne-babasının bahçesinde yeni doğan bir kedi yavrusunun resmine aitti.Daha 3 haftalık minicik bembeyaz tüyleri,masmavi gözleri ile o kadar güzel ve mıncıklanası bir hali vardı ki anlatamam.Daha önce bir kedi tecrübemiz olmuştu ama biz sağır bir ankara kedisinin dilinden anlayamadığımızdan,dışarıya çıkmasına izin verip onun heba olmasına katkıda bulunmuştuk.
Hala hatalı davranışımızdan dolayı kendimi suçluyorum.

Yıllarca avcılık yapmama rağmen ciddi bir hayvan severim aynı zamanda nasıl bir çelişkiyse bunu da çözebilmiş değilim.



Bu minik pisiyi gördüğüm anda ben bunu yarın gidip alacağım,aman ara kimseye vermesinler dedim.Çok sevmesine rağmen eşim ya,apartmanda nasıl olacak çişi kakası dese de, bi kere bende olay bitmişti.Ertesi akşam iş çıkışı hemen gidip minik yaramazı bahçede gördüm,biraz vahşi ve tedirgin,bir iki tıf tıf yaptı bana,
elime aldım ve direk gıdıma girdi ve bana öyle bir sarıldı ki,işte aşk başladı.Sanki gerçek babası benmişim gibi büyük bir güvenle o kadar rahatlamıştı ki.

küçük bir kutuya koydum onu ve arabaya bindik.Kutunun üstü açık,yine huzursuz bahçeden ilk çıkışı dünyaya,
elimi gıdısına dokununca yine melek gibi oldu.
 Eve giderken yolda,birbirimize söz verdik,o iyi bir kedi olacaktı,bende hayatımız boyunca ona en iyi şekilde babalık edecektim.
İşte benim kedi babalığımın başlangıç hikayesi böyle        


Gerçekten minik bir pire torbasına böyle bağlanacağımı bende bilemezdim,maması suyu bitmiştir diye eve koşturmalar,onu yalnız bırakmamak için biryere gitmeyi istememeler,gece saat 4'de üzerimde zıplamasına izin vermeler,yorgun argın eve geldiğimde en az yarım saat onu yoruncaya kadar  oynamalar(valla babam yapsa kızardım).Balkondan düştüğünde sabahlara kadar başında beklemeler hep bunlar emek.


Ben çakır'ı ilk gördüğümde gerçekten çok sevmiştim,ama şu anda ki sevgimin tarifi mümkün değil.
İş hayatında,evlilikte,arkadaşlıkda,hep böyle değil midir?
Ne kadar emek harcarsanız sevginiz o kadar büyümez mi?
Analarımızın bize olan sevgileri sadece doğurdukları için değil verdikleri çoook büyük emeklerin de  bir yansıması değil midir?
Emek verelim ki,sevgimiz çok büyük olsun.
sevgiler
COŞKUN PEYNİRCİ


işte böyle dostlar;
bu yazı 'kediler günü'nedeniyle burada,
belki bazılarımıza oldukça tuhaf gelebilir,anlayışla karşılarım,zira hayatı onlarla paylaşmanın ne olduğunu bilmiyorlardır,eminim.



sevgililer günü'nde çakır ve coşkun bana jest yapmışlar
:)