31 Aralık 2013 Salı

sev sen yeter

kedilievintarzı

                                                          umut etmek için


gülümsemek için


önce kendini sev ki başka şeyleri de sevebilesin


mutlu yıllar


26 Aralık 2013 Perşembe

sendrom

kedilievintarzı

                 haftasonu gelmeden sendromu başladı

yarını cuma olması ne demek biliyor musun?



burdan kaçıp gitmek demek:)


belki bu kaçış taaa saros'a uzanır kim bilir?

biliyorsun
türkan orda!

ışıkları açmış bekliyordur o beni
belki şömineyi ateşleyip,şarabı da serinletmiştir:)
:)





24 Aralık 2013 Salı

hoh hoh ho

kedilievintarzı

                                          bu gece noel baba gelecekmiş

bize gelirse eğer;
benim devirdiğim annemin yeniden yaptığı ağaç mutfakta dicem,

van'a uğradın mı dicem,

bi de sorucam bacası olmayan yerlere nası gidiyorsun diye,

sokaklarda karşına çıkan oluyor mu merak ediyorum,

seni her yıl bu kadar çok umutla bekleyenler var,umudu kesen var mı?dicem

benim de isteklerim var ama haksızlık olmasın diye,çözüm bulsan dicem.
:)

dirsek dirseğe destek

kedilievintarzı


           ve......film başlar

söyleyin lütfen bu nedir?
şahane bişeydir?
bloger arkadaşımhttp://gulaycansever.blogspot.com/2013/12/elmali-pasta.html

ELMALI PASTA'sıdır


Malzemeler:
3 yumurta
1,5 türk kahvesi fincan şeker
1 türk kahvesi fincan sıvı yağ
1 türk kahvesi fincan süt yada yoğurt
3 türk kahvesi fincan un
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya şekeri
3-4 büyük elma

Yapılışı:

Şeker ve yumurta çırpılır.
Pudra şekeri ve elmalar hariç kalan malzemeler sırası ile eklenir ve çırpılır.
Yağlanmış kalıba dökülür ve elmaları soyup dörde böleriz.
Böldükten sonra üzerine çizikler atarız ki elmalarımız hem pişsin hemde pişerken araları açılsın ve güzel görünsün.
Elmaları önce dış tarafından dizmeye başlarız.
Şayet elmalarınız küçükse ortasına da yelpaze şeklinde dizebilir yada tam ortaya yarım elma koyabilirsiniz.
150-160derece fırına koyup yaklaşık 30dakika pişiririz.
Çok kalın bir kek olmayacak ama çok lezzetli olacak.
Pişip hafif ılınınca üzerine pudra şekeri ve isterseniz ki ben serptim tarçın serpin.
Sonrada bir dilim kesip bir fincan kahve yada çay ile güzelce yiyiniz.
Afiyet olsun... 

işte bu da onu tarifidir ve sonuç şahanedir.




bu da hem arkadaşım hem bloger arkadaşım emel'in tarifi


 Kısır

Malzemeler

2.5 su bardağı ince bulgur
2,5 su bardağı kaynamış su
1 yemek kaşığı biber salçası
1 yemek kaşığı domates salçası
1 büyük soğan
1 çay bardağı  riviera zeytinyağ
1/2 demet ince doğranmış maydanoz
1/2 demet ince doğranmış dereotu
1/2 demet ince doğranmış nane
1 tatlı kaşığı kuru nane
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı kırmızı biber (acı severler acı biber kullanabilir)
1 çay kaşığı kimyon
1 çay kaşığı toz kişniş (bunu ben ekledim..şart değil)
Tuz
1 limon
İsteğe göre, yerken nar ekşisi, bir kaç dal marul (nar ekşisini servis ederken kullanın, tamamına koyarsanız, bekledikçe acı bir tat alıyor)

Yapılışı
  • Bulguru bir kabın içinde, sıcak suyu ilave ederek 10-15 dakika kadar ağzı kapalı olarak bekletin. -suyun miktarı önemli, su çok az bulgurun üzerine çıkacak-
  • Çok ince doğranmış soğanı bir çay bardağı yağ içinde kavurun.
  • Salçaları ekleyin. -İncelmesi için çok az sıcak su ilave edebilirsiniz-
  • İyice pişirdikten sonra, ocağın altını kapatın.
  • Bulguru bir kaşık yardımı ile iyice karıştırın.
  • Salçalı sosu bulgurun üzerine gezdirin ve iyice karışmasını sağlayın.
  • Önce baharatları sırası ile koyun. Karıştırın.
  • Yeşil yapraklıları, ince ince doğrayın ve bulgura ilave edin.
  • Limon ve tuz ekleyin. Dilerseniz biraz daha halis zeytinyağ gezdirin.
  • Marul yaprakları ve nar ekşisi ile servis yapın.
Püf noktası: Bulgur ve salça karışımına, yeşil nane ilave etmeden, soğumasına izin verin. Bulgur ve salça sıcak olursa, naneniz kararır.

                                bu da başka bi şahanedir


babam ve annem ve de güzel yeğenim ile oturduk bu sofraya


lezzetler için teşekkürler emel,gülay
tadı damağımızda kaldı;
ayrıca babam bayıldı size çok selam söyledi kızlar


yemede yanında yat buraya uymuyor
ye, olsun uyanık kal; daha iyi
çünkü çok lezzetli
:)



22 Aralık 2013 Pazar

22 aralık sarıkamış anısına

kedilievintarzı

                                 bana göre doğu anadolu gezimizin 
                     her yönü ile en etkileyici kenti 'kars'dı
rus döneminin örneklerinden ev'ler

hepimizin aylarca haberlerini istesek de istemesek de izlediğimiz heykel

kars kale'sinden bakış

işte başka bi şahane 'ani antik kenti'


resimli kilise

tarihin üstünde olmak
arkada arpaçay
Türkiye -Ermenistan doğal sınırı



Prof.Dr.Bingür Sönmez sayesinde 'sarıkamış'da neler olduğundan haberdar olduk






inanın bana iliğimiz,kemiğimiz titredi orada olup yüreği erimeyen kimse yoktur diye düşünüyorum.
bu duygu için insan olmak yeterli.bilemedim ki nasıl yapmalı,uzun uzun yazmalı mı,ya da arama motoruyla herkesin rahatça ulaşabileceği bu bilgiyi burada kısaca geçmeli mi?

bu facia ile ilgili en doğal yazıyı paylaşmak istedim sizinle.

Aylardan Aralıktı, hazırlıklar yapılmış Enver paşanın emrini alan Mehmetler yola çıkmışlardı. Gidilen yolun ne kadar çetin olduğunu biliyorlardı. Gidilmesi gerekiyordu. Rusların egemenliğinde bulunan Kars’ın alınması gerekiyordu. Askerler batıdan gelmiş kış şartlarına uygun giyinmemişlerdi. Şartlar çok zordu. Amaç Allahuekber dağını aşıp Sarıkamış’ı kuşatıp Rus ordusunu yenmekti.’
Sarıkamış Harekâtı (22 Aralık 1914), I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya İmparatorluğu arasında Sarıkamış'da gerçekleşmiş, sonucu Osmanlı İmparatorluğu tarafı için büyük bir başarısızlık ile sonuçlanan bir askerî manevradır.
Sarıkamış´ta 60 bini donarak olmak üzere 78 bin şehit vermiştik.1914 yılının 15-22 Aralık tarihleri arasında, Sarıkamış yakınındaki Allahuekber dağlarında, Kars´ıRuslardan geri almak için harekâta katılan 60 bin asker donarak öldü. Başkumandan vekili Enver Paşa büyük bir güçle, Rusları hiç beklemedikleri bir yerden, Allahüekber dağlarından aşarak vurmayı ve Kars´ı yeniden vatan topraklarına katmayı hedeflemişti.
Allahuekber dağlarının yer yer 2-3 bin rakımlı geçitlerinde ısı sıfırın altında 30 dereceye kadar düşüyordu. Türk askerlerinin büyük bölümü ise çölden gelmişti ve üzerlerinde yazlık üniformalar vardı.
Sarıkamış´ta dondurucu soğuk altında askerlerimizin durumunu Kurmay Subay Şerif Bey "Sarıkamış" adlı kitabında şöyle anlatıyor: "Yol kenarında karların içinde çömelmiş bir asker, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyordu. Kaldırıp yola sevketmek istedim. Beni hiç görmedi. Zavallı çıldırmıştı. Bu suretle şu lanetli buzullar içinde biz belki on bin kişiden fazla insanı bir günde karların altına bıraktık ve geçtik". Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkan Vekili Dük Aleksandroviç Pietroviç Sarıkamış´ta gördüklerine anılarında şöyle yer vermiş: "İlk sırada diz çökmüş 9 kahraman. Mavzerleriyle nişan almışlar, tetiğe asılmak üzereler ama asılamamışlar... İkinci sırada cephane taşıyanlar var, sandıkları bir avuçlamışlar ki, kainattan hırslarını almak istiyor gibiler. Öylesine kaskatı kesilmişler... Ve sağ başta Binbaşı Nihat. Dimdik ayakta, başı açık, saçları beyaza boyanmış, gözleri karşıda... Allahuekber dağlarındaki son Türk müfrezesini teslim alamadım. Bizden çok evvel, Allah´larına teslim olmuşlardı.
" Allahuekber dağları, 37 bin şehit verilerek aşıldı ve Sarıkamış kuşatıldı. Sarıkamış kuşatma harekatı aşırı soğuk ve açlık yüzünden, hedef ele geçirilemeden, 5 Ocak 1915´de sona erdi.
Osmanlı Ordusu bu dağlarda, 60 bini donma sonucu tam 78 bin şehit verdi. Rus birlikleri de bu savaşlarda 32 bin askerini kaybetti. Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyoruz. Tüm olumsuzluklara rağmen bir an bile arkasına dönmediler. Vatanın her karış toprağı kutsaldı. Onu kurtarmak gerekiyordu.
Soğuk kış şartları çok ağırdı. Her taraf kar, tipi ve soğuk iliklere kadar hissediyordu. O soğuğu hissetmemek mümkün müydü?
Beyaz ölüm kapladı dört bir yanı. Daha eller tetiğe gitmeden mavzerlerinde şehit oldu askerler. Bu ne amansız, bu ne kadar acı bir manzara yürekleri yakıyor, kor oldu ama nafile -40 dereceye insan mı dayanır?  Anaların kınalı kuzuları birer birer soğuğa yenildiler. Taş oldu gövdeler, yere düştü o pak alınlar. Bazen bir yığın bazen de bir kar tanesi olup karıştılar beyaza…
Sırt sırta, omuz omuza savaştılar. Beraber şahadet şerbetini içtiler…
Yahya KARAKURT- Eğitmen







21 Aralık 2013 Cumartesi

gece uzunmuş öyle mi?

kedilievintarzı



en uzun gece sevdiğin şeyleri sevdiklerinle paylaşınca kısacık olur.

20 Aralık 2013 Cuma

bu kek babamı yakalar mı?

kedilievintarzı

                  84 yaşındaki babam çay saatini kekle çok sever

o yemekten ben yapmaktan sıkılmayalım diye her defasında değişik tatlar yapmaya çalışıyorum


evde kurukayısı(biraz suda bekletip 4'e böldüm),kuru üzüm vardı,
1 limonun kabuğunu rendeledim


3 yumurta 1 bardak toz şeker mikserde çırptım
üzerine 1,5 bardak kadar un,1 paket kabartma tozu katarak havalandırdım
1 bardak kadar tereyağ sıvı yağ karıştırılmış ekleyip
çırpmaya devam ettim


diğer kab içinde
3 kaşık kadar kakao(veya zevke göre)1/2 bardak ılık süte karışsın,içinde erisin diye bıraktım




yağlanmış kek kalıbına mikserde çırpılmış malzemeleri boca ettim



 1 bardak kadar unu havalandırıp,kuru malzemelerle karıştırdım yolladım
miksere,
ardından kakaolu sütü devirdim, hepsi mikserde bi güzel karıştı
kek kalıbındaki diğer karışımın üstüne döküverdim,
çatalla şöyle üstten üstten hamuru renklendirip,kuru malzemeyi de dağıttım.


hepsinin sonu aynı,hayde160C fırına
daha önce hiç yapmadığım için meraktan ölüyorum



sonuç;
vanilya koymalıydım,hamuru biraz daha cıvık olmalıydı,ceviz de ekleyebilirdim
bak o zaman uçmuştu.
yine de kuru kayısı ıslanıp yumuşayıp kakao ile birleşince çok şahane oluyor.
:)
denerseniz afiyet olsun
çok sevgiler

17 Aralık 2013 Salı

heyecan

kedilievintarzı

            bu nasıl bir heyecansa, yada nasıl bir duyguysa

      tutamadım içimi,illaki paylaşasım geldi
   daha bitmedi,hatta ki çok işi var ama nafile,paylaşasım geldi
:)

14 Aralık 2013 Cumartesi

doğum günü bombası

kedilievintarzı
                              hala ve yeğen başbaşa verip benim kardeşim,onun  amcası olan 
                                yakışıklı için 
            doğum günü'nün yemeği planladık
         siz de yapmak isterseniz diye yolumuzu paylaşayım;yukarıdaki kase un için 1 ölçü
biz 8 ölçü yaptık
un elenir,ortasına yumurta kırılır,1 kase un 2 kişilik mantı için yeterli
tuzu da unutmayalım
1 yada 2 kase un için 1 yumurta yeterli,karıştırıp yavaş yavaş ılık su ekleyin
benim güzel yeğenim yoğurdu,açtı,kesti,ben yamaklık yaptım.

hamuru yoğurup 1/2 saat kadar nemli bez altında dinlendirin

dinlenmiş hamuru  eşit parçalara bölün biz 8'e böldük
                                 birini alın,diğerleri nemli bez altında sırasını beklesin
istediğiniz inceliğe getirin

istediğiniz kalınlıkta karelere bölün
içlerini yerleştirin
                            beğendiğiniz şekilde katlayın,ister bohça,ister üçgen
biz üçgen seviyoruz

kaynayan suya önce tuz,sonra hızlıca tek tek katlanıp biraz dinlenmiş üçgenleri atın,makarna pişirme süreniz kadar haşlayın,süre damağınıza göre,ben diri severim:)
diğer yanda tereyağı erisin,isterseniz içine pul biber:)
                                             ister yoğurtsuz tereyağ pul biber
ister sarımsaklı yoğurtlu tereyağ pul biberli

etkisi inanılmazdı:)

afiyet olsun